Tıp etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Tıp etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Ocak 2020 Cumartesi

Mikroskop

Mikroskop (16. yy)Lensler ve büyüteçler, Antik Yunan uygarlığında bile biliniyormuş. Ancak onlar bu lensleri yapmayı değil, sadece ortası kenarlarından daha geniş kristallerin etkilerini biliyormuş. 1590'da iki gözlük imalatçısı Zaccharis Janssen ve oğlu Hans, bir tüpün içine dizdikleri lenslerin yakındaki bir cismi 10 kat yakına getirdiklerini fark etmiş. 1700'lü yılların başında Anton van Leeuwenhoek, 270 kat büyüten bir mikroskop yapmış ve olaylar gelişmiş.
Mikroskop, çıplak gözle görülemeyecek kadar küçük cisimlerin birkaç mercek yardımıyla büyütülerek görüntüsünün incelenmesini sağlayan bir alet. Öncelikle isminden de anlaşılacağı üzere, mikro, yani çok küçük hücrelerin incelenmesinin yanısıra, sanayi, metalurji, genetik, jeoloji, arkeoloji ve adli bilimler (kriminoloji) alanında da büyük hizmetler görmektedir.
Mikroskobu, ilk önce Hollandalı Zacharias Janssen'in, 1590 dolaylarında bir teleskobu tadil etmek suretiyle meydana getirdiği kabul edilmektedir. Ancak bu sıralarda başka Hollandalı, Alman, İngiliz ve İtalyan bilginleri de, mercek sistemi tersine çevrilmiş bir teleskobun, cisimleri büyütmek için kullanılabileceğinin farkına varmışlardır.
Nitekim dünyanın güneş etrafında döndüğünü açıkladığı için engizisyon işkencesine tabi tutulan ve dünyayı güneş etrafında döndüğünü iddia etmekten vazgeçmesi şartıyla Papa tarafından serbest bırakılan meşhur İtalyan bilgini Galilei Galileo (1564-1642) iki mercek kullanarak bazı tecrübelerde bulunmuştu. Bugünkü mikroskobun ana prensiplerini ise 17. asırda Hollandalı Anton van Leeuwenhoek ve İngiliz Robert Hooke bulmuşlardır.

25 Mayıs 2017 Perşembe

ALİ BİN İSA EL-KEHHAL

Göz hastalıkları hakkında ilk defa kitab yazan Müslüman tıp alimi. Müslümanlar arasında “Kehhal”, Avrupa’da ise “Hally Jesu” isimleriyle meşhur olmuştur. Hayatı hakkında fazla bilgi yoktur. 1039 (H. 430) senesinde Bağdat’ta vefat etti.

Ali bin İsa el-Kehhal’ın, İslam aleminde ve batıda meşhur bir tıp alimi olarak bilinmesinin sebebi, yazmış olduğu Tezkiret-ül-Kehhalin adlı eseridir. On dokuzuncu asrın ortalarına kadar bir benzeri yazılmamış olan bu eserde, eski eserlerin tetkikinden elde ettiği, o devrin tıp alimlerinden öğrendiği ve uygulama sırasında elde ettiği   bilgileri toplamıştır. Eser üç ana bölümden meydana gelmiştir:

Birinci bölümde; gözün anatomisi, fizyolojisi, tabakaları, damar ve sinirlerin incelenmesi, her bir tabakanın başlangıç ve sonu, sağladığı faydalar ve beslenme kaynakları anlatılmaktadır.

11 Mayıs 2017 Perşembe

ALİ BİN ABBAS EL-EHVEZİ

Onuncu yüzyılda yetişen meşhur Müslüman tıp alimi. Adı, Ali bin Abbas el-Ehvezi olup, künyesi Ebü’l-Hasen’dir. Batı dünyası Haly Abbas adıyla tanımıştır. İran’da Cündişapur’un güneybatısındaki Ehvez’de doğdu. Doğum tarihi bilinmemekte ve hayatı hakkında kaynaklarda fazla bir bilgi bulunmamaktadır. Aslen Zerdüşt dinine mensub bir ailenin çocuğu olmasına rağmen, müslüman olmuş ve 994 (H. 384) senesinde vefat etmiştir. Ali bin Abbas, Avrupa’nın ve Latinlerin tanıdığı ilk Müslüman tabiplerdendir.

Ali bin Abbas, İslam bilginlerinin tıp sahasında en çok temayüz edenlerin başında gelmektedir. Devrine göre en zor ameliyatları başarıyla yapan iyi bir cerrahtı. Yunanlıların bilmedikleri pekçok tıbbi mühim keşifler yaptı. Tecrübe ve deneylerini birleştiren kabiliyetli bir hekimdi.

Ali bin Abbas’ın tıbbi görüş ve metotlarının ağırlık noktasını, bugün hıfzısıhha denen sıhhati muhafazanın esaslarını incelemek ve tesbit etmek teşkil etmiştir.

10 Mayıs 2017 Çarşamba

ALBÜMİNÜRİ

İdrarda albümin bulunması. İdrarın bulanık, zaman zaman kanlı olması ve sancı ile çıkması; böbreklerde iltihabın olduğunu gösterir. Hastanın ayakları şişer, şiş yerlere parmakla basıldığında iz kalır. Bu iz hemen kaybolmaz. Albüminüri şüphesi bulunan hastanın idrarı cam hunideki pamuktan süzülür. Deney tüpünün yarısına kadar süzülmüş idrar konur. Üzerine, beşte biri kadar, koyu tuzlu su konur. Çalkalayıp, yukarı kısmı ısıtılır. Tüpteki ısıtılan karışım bulanmazsa bir şey yok demektir. Bir kaç damla asit konup tekrar ısıtıldığında yine bulanmadığı görülür.

7 Mayıs 2017 Pazar

ALBÜMİN

Basit proteinlerin bir sınıfı. Hayvan ve bitki dokularında bol miktarda bulunur. Tabiatta, bir protein çeşidi olan globulinlerle birlikte bulunan albumin, proteinlerin çoğunluğunu teşkil eder. Proteinler içinde en iyi bilineni olup kolayca elde edilir. Isıtıldığında pıhtılaşmasından ve seyreltik tuzlu suda çözünmesinden albümin olduğu anlaşılır. Moleküllerinde,diaminoasitler ve dikarboksilli asitler bulunur. Bunlar birbirleriyle dengelidir. Organik madde olması sebebi ile karbon, hidrojen, oksijen ve azot ihtiva eder. Ayrıca % 1,6 ile 2,2 oranında kükürt bulundurur. Albümin zayıf kalevi (bazik) özellik gösterir. Suda, seyreltik tuzlu suda, seyreltik asit ve baz çözeltilerinde çözünür. Organik çözücülerde çözünmezler. Albüminin en meşhurları; yumurta akında bulunan ovalbumin, sütte bulunan laktalbumin, kanda bulunan serumalbumin, kaslarda bulunan miyalijin (miyojen) ve pankreasta bulunan insülindir.

Hayvan kanındaki albümin, fiziksel ve kimyasal özellikleri yönünden bütünüyle insan albüminine benzer.

ALBİNİZM

Deride, saçlarda ve gözlerde buraların normal rengini veren boya maddesinin irsi olarak yokluğu. 20.000'de bir insanda görülür.

Genel albinizmde deride pigment (boya maddesi melanin) yoktur. Saçlar kar beyazdır. Gözün irisi pembe, tam ortadaki papilla kırmızıdır. Astigmatizma ve ışıktan korkma bunlarda çok olur. Zeka ve fiziki bakımdan gerilik bu hastalığa eşlik edebilir.

25 Nisan 2017 Salı

Akyuvarlar

Kanın beyaz veya renksiz hücreleri. Akyuvarlar mikroplara karşı vücudumuzun başlıca koruyucusudur. Bunların birkaç çeşidi olup bir kısmı direkt mikrobu yutma görevini üstlenirken bir başka çeşidi de mikroplara karşı dolaylı savunmayı sağlayan korunma maddelerini (antikorları) yapmaktadır.

 Çeşitleri: Çekirdekleri tanecikli olanlar (granülositler): Bunların asıl görevi, giren mikrobu yutmak ve sindirmek (fagositoz)dur. Granülositlerin de alt çeşitleri vardır. Bunlar boyalarla boyanmalarına göre Nötrofil, Bazofil ve Eozinofil lökositler olarak adlandırılırlar.

AKUPUNKTUR

Mikroplardan arındırılmış madeni iğnelerin deriye batırılması ile gerçekleştirilen eski bir tedavi metodu. Akupunktur: "acus" iğne ve "punctura" batırma kelimelerinden meydana gelmiş olup, "iğne batırma ile yapılan tedavi" demektir. Uzakdoğu menşeli bir tedavi sanatıdır. Son yıllarda yapılan bilimsel araştırmalar, akupunktur tedavisinin ilmi temelleri olduğunu ve hormon hastalıklarından, immün sistem hastalıklarına kadar hemen her hastalığın tedavisinde başarılı olduğunu göstermiştir.

8 Nisan 2017 Cumartesi

AKROMEGALİ

 Büyüme çağını tamamlamış, yani artık boy uzaması durmuş kimselerde veya daha ileri aşlarda iskeletin bilhassa çıkıntılı k ısımlarının (alın, elmacık kemikleri, burun, çene, dil, dudaklar, dirsek, diz, el ve ayak parmak ve eklemleri gibi) büyümesi sonucu ortaya çıkan hastalık. Büyüme hormonunun aşırı salgınlanmasına sebeb olan bir hipofiz hastalığına bağlıdır. Bu genellikle bir hipofiz tümörüdür.

21 Ocak 2017 Cumartesi

AKCİĞERLER

İnsandaki solunum sisteminin en önemli organları. İnsandan başka birçok omurgalı hayvanlarda da akciğerler solunum organı olarak görev yaparlar. Soluk alındığında burun ve ağızdan giren hava, nefes borusu ve bronşlardan geçerek akciğerlere girer. Toplardamarlarla gelen karbondioksiti fazla olan kan (kirli kan) burada temizlenir. Göğüs boşluğunda bulunan ve göğüs kafesi vasıtasıyla korunan akciğerler, gene koruyucu bir zar olan akciğer zarı (plevra) ile sarılmışlardır.Yeni doğan bir bebeğin akciğerleri, parlak pembe renktedir; daha sonra grileşmeye başlar ve yaş ilerledikçe koyulaşarak, sonunda hemen hemen bütünüyle siyah bir renk alır. Bu koyulaşmaya, solunumla alınan havadaki tozlar ve öteki maddeler yol açar. Şehirde yaşayan ve sigara içenlerin akciğerleri, kırlık yerlerde yaşayanların ve sigara içmeyenlerinkine göre daha siyahtır. Akciğerlerin yapıları esnek ve süngerimsidir. Biri sağ, diğeri sol olmak üzere iki tanedir. Sağ akciğer lob denilen üç parçadan meydana gelmiştir. Sol akciğerin bir parçası eksiktir, yani iki lobtan yapılmıştır. Eksik parçanın yerine kalb (yürek) yerleşmiştir.

5 Ocak 2017 Perşembe

AIDS

Zamanımızın henüz çare bulamadığı korkunç hastalık. Kazanılmış bağışıklık yetersizliği hastalığı manasına gelen kelimelerin baş harflerinden meydana gelmiş olup, HIV (İnsan immun yetmezlik virüsü) denilen bir virüsle meydana gelir. İlk meydana gelişi ve halen en mühim bulaşma şekli ve yolu homoseksüel ilişkiler olmakla beraber gayrimeşru bütün cinsi münasebetler de bu hastalık için aynı riski taşımaktadır. Uyuşturucu müptelalarında (iğneyle zerk yapanlarda), ortak enjektör kullananlarda, kan ve kan ürünlerinin naklinde (bilhassa faktör 8 alan hemofili hastaları için) daima hastalık riski olduğu iyi bilinmelidir. Ayrıca hasta olan anneden bebeğine gerek rahim içinde plasentayla, gerekse doğumdan sonra emzirmeyle hastalık geçmesi mümkündür. Hastalık son on yıl içinde teşhis edilmeye başlanmış olup sür'atle sayısı çoğalmaktadır.

10 Aralık 2016 Cumartesi

AĞIZ KOKUSU

 Bir insanın ağzından yayılan anormal koku. Normal bir insanın ağzı kokmaz. Hastalıklara göre insanın ağız kokusu da değişir. Hastanın kendisi tarafından duyulan ağız kokularından başka, hasta tarafından işitilmeyen ve çevre tarafından hissedilen ağız kokuları da vardır.

AFT

 Bir çoğunun asıl sebebi bilinmeyen, ancak bir virüsten dolayı ortaya çıktığı veya bağışıklık sisteminin bozukluğuyla ilgili olduğu sanılan, ağızda, dudaklarda ve dil sathında küçük ülserler (doku harabiyetleri) ile seyreden bir hastalık. Ekseriya sindirim bozuklukları ile birlikte bulunur. Çok ağrılıdır. Gülmeyi, konuşmayı, çiğnemeyi güçleştirir. Tedaviye rağmen 1-2 hafta sürer. Bazan biri iyileşirken biri yeniden çıkar.

ADRENALİN


Böbreküstü salgı bezlerinin iç kısmından salgılanan mühim bir hormon. Buradan salgılanan diğer mühim bir hormon da “noradrenalin”dir. Adrenalin 1894; nodrenalin ise 1949’da keşfedilmiştir. Her iki hormon “katekolamin” denen maddeler sınıfından olup, bunlardan adrenalin, laboratuvarlarda sentez yoluyla elde edilen ilk hormondur. Bugün için laboratuvarlarda adrenaline; gerek yapı bakımından, gerekse te’sir bakımından benzeyen başka maddeler de sentez edilmiş ve tıbbi tedavi alanında ilaç olarak kullanılmıştır. Bunlardan bazıları; Metaraminol, efedrin, fenilefrin v.b.’dir. Bu hormonlar (adrenalin ve noradrenalin) tesiriyle kalb atım sayısı, dolayısıyla nabız sayısı, atardamar kan basıncı, solunum hızı ve derinliği, metabolizma, kaslara giden kan mikdarı, kasların kasılma gücü ve kasların yorgunluk süreleri hep artar. Yine bu hormonların te’siriyle vücudun tehlikelere karşı adaptasyonu ve başarısı yükselir. İnsan ve çeşitli memeli hayvanlarda böbreküstü bezinden salgılanan bu iki hormonun oranları değişiktir.

ADLİ TIP

 Adli soruşturmalarda insan hayatı ile ilgili ortaya çıkacak meselelerin çözümüyle uğraşan ve hukuka yardımcı olan bilim dalı. Türkiye'de bu vazife Adli Tıp Kurumu tarafından yürütülmektedir. Adli tıp; mal ve hakkın kullanılması kudretinin tayini, evliliğin hükümsüzlüğü veya boşanma sebeplerinin araştırılması, iddet kesen hallerin bulunup bulunmadığının incelenmesi, ölüm halinin ve anının tesbiti, hastalık ve yaralanmalarda çalışma kabiliyetinin azalma derecesi ile işten kalma müddetinin belirtilmesi, Hukuki ehliyet ve ceza sorumluluğu hususlarının tayini, ırza geçme, yaralama, öldürme, çocuk düşürme olaylarında mahkemelerin sorularının cevaplandırılması, ölüm ve öldürme halinde ölünün muayene ve otopsisini yapmak vazifelerini yürütür. Çok eski çağlardan beri hukuk ve ceza davalarında hekimlere başvuruldu. İlahi dinlerde ve çeşitli kanunlarda adli tıpla ilgili hükümler yer aldı. Hammurabi Kanunlarında adli tıpla ilgili hükümler vardır.

5 Aralık 2016 Pazartesi

ADET GÖRME

Rahimden belirli aralıklarla kan ve kanlı s ıvının atılması; aybaşı. Kan görüldüğü andan, kesildiği güne kadar olan günlerin sayısına “adet zamanı” denir. Adet zamanı genellikle değişiktir. Bu olay devri olarak meydana gelmektedir. İki adet arası zaman genellikle 26-39 gün olduğu halde, bu sürenin daha uzun veya kısa olduğu da bilinmektedir. Halk arasında aybaşı olarak bilinen bu hadise, ergenlik çağına ulaşan her genç kızda görülür. Bir kadında, adet görme olayı yaklaşık 45-55 yaşına kadar devam eder. Bundan sonra adet görme hali ortadan kalkar (Menopoz). Menopozdaki kadın çocuk doğuramaz. Adet kanaması, gebe (hamile) ve lohusa kadınlarda da görülmez. İlk adet görmeye “menarş” denir ve bu yaş genellikle 12-15 arasındadır. Adet görme, kadınlardaki yumurtlama periyodunun bir parçasıdır. Çok az kadında adet görme (gün olarak) düzenlidir. Adetler arasındaki süre, bir kadının hayatında defalarca değişebilir. Bu değişikliğe sağlık bozukluğu sebeb olduğu gibi, çok çalışmak, çevre kirliliği ve bunalım da te’sirli olabilir.

ADEMELMASI


Gırtlağın, boyunda boğazın ortasında yer alan çıkıntısı. Erkeklerde kadınlardan daha belirgindir. Bunun sebebi büluğ yaşından sonra erkeklik hormonu sebebiyle gırtlağın daha gelişmesi ve genişlemesidir. Bu durum sesin değişik bir hal almasında da rol oynar.

ADAPTASYON

 Canlıların bulundukları muhite intibak etmeleri, uyum sağlamaları. Çeşitli asırlarda yaşamış biyologlar, bilgi, tecrübe ve inançlarına göre adaptasyonu değişik şekilde yorumladılar. Canlıların basitten mükemmele doğru değiştiğini ilk yazan, Fransız doktoru Lamarc’tır. Lamarc 1809’da neşrettiği Filozofi Zoolojik ismindeki kitabında; “Canlıların bir asıldan türeyebileceğini” yazdı. Fakat aynı asırdaki biyologlar, Lamarc’ın verdiği misallerin, hayvanların birbirine dönmesini değil, “adaptasyon”u gösterdiğini söylediler. Paleontoloji mütehassısları, her çeşit canlının kendi çeşidi içinde değişebildiğini, bir canlının başka çeşit canlıya dönmediğini kabul etmektedir.

3 Aralık 2016 Cumartesi

ACTH

 Böbrek üstü bezinin dış bölümünden bazı hormonların, salgılanmasını tenbih eden ve ön hipofizden salgılanan hormonun kısaltılmış adı. Aslı Adreno Cartico Tropic Hormondur (veya kısaca Kortikotropin diye de adlandırılmıştır). Zaten ismi kendisini tarif etmekte olup “Adrenal bezin-dış k ısmını-tenbih eden-hormon” kelimelerinin bir araya gelmesiyle hormonun adı konulmuştur. Stress gibi daha çok kortizon salgılaması icab eden hallerde, beyin hipofize ACTH salgılatır, bu da böbrek üstü bezini tenbih edip kortizon salgılamasını hızlandırır.