11 Mayıs 2017 Perşembe

ALIÇ (Crataegus)

Familyası: Gülgiller (Roseceae),

Türkiye’de yetiştiği yerler: Marmara, Karadeniz, Orta ve Doğu Anadolu Bölgeleri.

Halk arasında yemişen olarak da bilinen bir meyve. Bitkisi 3-4 m yükseklikte, nisan, mayıs aylarında çiçek açan ağacımsı bir bitkidir. Yaygın olanı Comonogyna türüdür. Yaprakları ters yumurta şeklinde olup, dibe kadar 3-5 parçalıdır. Yaprak kenarları düzgün olmayıp, testere dişi gibidir. Çiçekleri pembemsi beyaz ve kuvvetli kokuludur. Meyveleri yumurta biçiminde, dışı k ırmızı, içi sarı ve tek çekirdeklidir. Unsu bir tada sahib olan bu meyveler çanak yapraklarıyla çevrilmiştir. Bitkinin bütünü açık bir biçimde acı bademi andıran bir kokuya sahiptir. Çalılık, çit, koruluk ve orman kenarlarında rastlanır. Sık sık bahçelerde koruma çiti olarak da yetiştirilir.

ALGORİTMA

Matematikte sayılarla yapılan her türlü hesaplamanın sistematik metoduna verilen genel isim.

Algoritmanın kurucusu dokuzuncu yüzyıl başlarında yaşayan Müslüman-Türk matematik alimi Ebu Abdullah Muhammed bin Musa el-Harezmi’dir. Matematikçiler için temel olan ;
Kitab-ül Muhtasar fi

Hesab-il Cebri ve’l-Mukabele adlı eseri meşhurdur. Kitabın aslı, Oxford’daki Bodliana kütüphanesindedir. Matematikteki şöhreti on altıncı yüzyılda Avrupa’yı etkisi altına almıştır. Harezmi’nin ismi Avrupa’da türlü şekillerle söylenmiştir. Latince’de “Alkhorismi” şeklinde söylenerek bulduğu metod Algoritma (algorizme) olarak literatüre geçmiştir.

ALFA TANECİĞİ

Radyoaktif elementlerin çekirdeğinden yayınlanan pozitif yüklü tanecik. Alfa taneciği helyum elementinin çekirdeği olup pozitif yüklü iki protondan (p) ve yüksüz iki nötrondan (n) meydana gelmiştir. Radyoaktif bir element bir alfa taneciği neşrettiği zaman, elementin atom numarası 2, kütle numarası ise 4 azalır. Böylece alfa ( a ) taneciği neşreden bir element başka bir elemente dönüşmüş olur. Meslela atom numarası 84, kütle numarası 210 olan polonyum-210, alfa taneciği salarak alfa bozunmasına uğradığında, atom numarası 82 olan kurşun- 206’ya dönüşür.

10 Mayıs 2017 Çarşamba

ALEV MAKİNASI

Harpte düşman mevzilerine mazot veya kalınlaştırılmış benzin alevi püskürtmeye yarayan, hücum silahı. Bir veya daha çok yakıt deposu, itici kuvveti sağlayan gazla dolu bir silindir, depolarla bağlantılı esnek bir hortum, hortumun ağzına yerleştirilmiş ve püskürtülen yakıtı tutuşturacak bir mekanizmayla donatılmış tetikten meydana gelen alev makinasının çeşitli tipleri vardır. Piyade birlikleri tarafından kullanılan taşınabilir alev makinası, yaklaşık 40 m uzaklığa kadar etkili olan 10 saniye boyunca sürekli püskürtmeye yetebilecek miktarda yakıt alabilmektedir. Tank taretlerine yerleştirilen daha büyük ve ağır tipleriyse yaklaşık 90 m uzaklığa 60 saniye müddetle yakıt püskürtebilmektedir. Uzun mesafeli tek ateşleme yerine kısa müddetli çok sayıda ateşleme yapabilen alev makinaları da vardır. Richard Friedler tarafından geliştirilen alev makinaları ilk defa 1900'lerde Alman ordusunda kullanıldı.

ALEV

 Birbiriyle temas eden iki gaz arasında, yanma reaksiyonunun meydana geldiği alan. Eğer alev sürekli olursa, bunun sebebi; iki gazdan birinin belirli ve sınırlı bir yerden devamlı çıkması, ikincisinin ise bu yeri sürekli çevirmesidir. Havada kesilmeden meydana gelen alevlerde, çeviren gaz havanın oksijenidir. Öteki gaz ise zaten var olup bir borudan çıkan hidrojen, asetilen, bütan, havagazı gibi yanıcı gazlar veya yüksek sıcaklıkta uçucu olan ispirto, gaz yağı, mazot, aseton v.b. gibi maddelerin durmadan çıkan buharlarıdır. Yüksek sıcaklıkta bozunmakta olan bir maddeden o anda meydana gelen yanıcı bir gaz da olabilir. Yanan odun ve mum gibi. Yanıcı gaz ile oksijen arasında meydana gelen olay bir redoks olayıdır. Alevin sıcaklığı yanan maddenin tabiatına bağlıdır. Tabii (doğal) gazın alevinin sıcaklığı 1860 derece civarındadır. Hidrojen alevi 2800 derece, asetilen alevi ise 3300 derecededir.

ALEMDAR MUSTAFA PAŞA

Osmanlı sadrazamlarından. Rusçuklu Hasan Ağa’nın oğlu olup, doğum tarihi bilinmemektedir. Yeniçeri ocağından yetişti. 1768-1774 Osmanlı-Rus harbinde bölüğünün bayrağını taşıdığından Alemdar veya Bayraktar ünvanı verildi. Rusçuk ayanı Tirsinikli İsmail Ağa’nın hizmetinde bulundu. Kendini kabul ettirerek hazinedarlığa yükseltildi. Devlete karşı isyan eden Vidin voyvodası Pazvandoğlu Osman’ın kuvvetlerini yenince, şöhreti etrafa yayıldı. Bu zaferden dolayı rütbesi yükseltildi.

ALEM

Türk-İslam sanatında cami, medrese, türbe gibi kubbeli yapıların, minare külahlarının, sancakların üzerine yerleştirilen tepelikler. Ayrıca bayrak, sancak, alamet ve bir kavim veya topluluğun tanınmış ve şöhretli kişileri için kullanılan bir tabirdir.

Araplarda sancak manasınadır. Umumiyetle altında toplulukların birleştiği alamet ve sancaklara, bu hususta kullanılan timsali işaretlere denir. En eski zamanlardan beri ordu ve asker topluluklarının bir işareti olmak üzere alemler kullanılmıştır.

Türkler önceleri alem olarak at kuyruğundan tuğlar, boynuz, kurt sureti ve hilal şekillerini kullanmışlardır.

ALDEHİTLER

Yapılarında karbonil grubu bulunan organik bileşiklerden, karbonil grubuna bir hidrojenin bağlı olduğu bileşikler. Karbonil grubunun diğer ucuna alkil veya aril grubunun bağlanmasıyla alifatik ve aromatik aldehitler meydana gelir. Bunların en basit misalleri formaldehit (H-CH=0), asetaldehit (CH3-CH=O) ve benzaldehit (C6H5- CH=O)dir.
Aldehitler genel olarak yüksek sıcaklıklarda alkollerin dehidrojenasyonundan elde edilebilirler, aldehit adı da buradan gelmektedir. Ayrıca primer alkollerin yükseltgenmesi de aldehitleri verir. Birçok aromatik aldehit tabiatta bol miktarda bulunur (benzaldehit bademde, vanilin vanilyada, cinnamaldehit tarçında). Kendilerine has özel kokuları vardır.

ALÇI

 Kalsiyum sülfat hemihidrat (CaSO4.1/2 H2O) bileşiği olan ve ıslatılıp kurutulduğunda sertleşerek çabucak donan, beyaz renkli ince toz. Alçı, alçı taşı denilen kalsiyum sülfat dihidratın (CaSO4 . 2H2O) öğütülüp 190 °C de suyunun % 75'i çıkıncaya kadar ısıtılmasıyla elde edilir. Toz halinde olan alçı su ile pasta haline getirildiğinde bir kaç dakika içinde sertleşir. Karışım yaklaşık 100 kg alçı 19 kg sudan meydana gelimelidir. Suyun fazlası gözenekli, azı da kırılgan bir yapı meydana getirir. Alçıya donmayı gecikritici madde eklendiğinde kaba veya ince sıva adını alır. Alçıya, alçı taşından sıva ve çimento yapmak üzere ilk defa Paris yakınlarında kullanılmış olmasından dolayı Paris sıvası adı da verilir.

ALBÜMİNÜRİ

İdrarda albümin bulunması. İdrarın bulanık, zaman zaman kanlı olması ve sancı ile çıkması; böbreklerde iltihabın olduğunu gösterir. Hastanın ayakları şişer, şiş yerlere parmakla basıldığında iz kalır. Bu iz hemen kaybolmaz. Albüminüri şüphesi bulunan hastanın idrarı cam hunideki pamuktan süzülür. Deney tüpünün yarısına kadar süzülmüş idrar konur. Üzerine, beşte biri kadar, koyu tuzlu su konur. Çalkalayıp, yukarı kısmı ısıtılır. Tüpteki ısıtılan karışım bulanmazsa bir şey yok demektir. Bir kaç damla asit konup tekrar ısıtıldığında yine bulanmadığı görülür.